Mutfak Yangını!
10 Eylül gecesi Habertürk Tv’de ekonomistler tartışıyor. Konu hayat pahalılığı..!
Moderatör, mutfakta çorba kaynamazsa felaket olur diyor.!
Bir ekonomi profesörü Makro göstergelerin mikro yansımaları olmalı, ihracat rekorları kırdık ama hanelere hiç bir şey yansımadı diyor.
Beynide soyadı gibi olan yalaka bir gazeteci nihayet insafa gelip, dört bin lira iki sene öncesinin iki bin lirası gibi oldu. Tarımda gübre fiyatları yüzde yüz otuz arttı diyor. Bu hayat pahalılığına bir çare bulunmalı diye de ilave yapıyor.
Bir araştırma şirketi başkanı asgari ücret 2800 TL ama bir kilo üzüm 24 TL. Avrupa’da en düşük ücret 2800 € ama oradaki vatandaş 2 € ya üzüm alıyor. Şimdi ikiside aynı maaşı alıyor diyebilir miyiz?
Alman 2800 lira alıyor ama üzüm orada 2 lira.
Burada vatandaş 2800 lira alıyor ama üzüm 25 lira.
Bu arada üzüm fantazi meyve diyerek acınası durumumuza da vurgu yapıyor.
Ersan hoca ise ekonomi kötüyse herşey kötüdür zaten, başka bir şey demeye gerek yok diyerek geceye damgasını vuruyor.
*
2018 yılında bu günleri görerek birşeyler kaleme almaya çalışmış ve şöyle demiştim.!!
Bu kardeşinize destek verin, 25 Hazirandan sonra döviz ve faizle nasıl savaşılıyormuş görün dedin!!!
Verdik!!!
Dövizi dış güçler yükseltiyor!!!
Zeytin, peynir, yumurta, pirinç, bulgur, su başta olmak üzere market ve mağazalarda ne varsa hepsinin fiyatlarını da iç güçler yükseltiyor.
Sen kiminle savaşıyorsun kardeş???
Piyasalar güvenle yönetilir.
Ekonomi yönetiminin sözlerinden ziyade gözlerine bakar piyasalar. O gözlerde sadece uykusuzluk görüyor, güven yok. Bu da iyi niyet deyip teselli bulamıyoruz çünkü gelecek kaygısını da yansıtıyor o gözler.
Alınan bütün tedbirler ve teşvikler savaş alanında geri planda sağlam ve besili askerlere yönelik. Cephede savaşıp yaralı ve bitkin düşen askerler gözden çıkarılmış.
Ama unutmamak gerekirki o besili askerlerde yaralanınca cephedekiler gibi terk edileceklerini gördüklerinden Ülke ve Millet menfaati değil önce kendi menfaatlerini düşünür ve ona göre pozisyon alırlar.
Sen cephedekilerin yaralarını sar ve o arkadaki ellerini ovuşturarak var ol, çok yaşa, seninleyiz diyen besili tosuncukları cepheye sür.
Öyle bir duruma geldik ki, okyanusun ortasında batmak üzere olan aynı geminin içinde, sadece kendini kurtarmaya çalışan ahmak yolculara döndük.
Yüksek maaşlı memur, bürokrat, ballı ihale ve döviz operasyonları ile beslenen yandaş sanayici ve müteahhitlerin elini cebine atma zamanı geldi ve geçiyor bile.
Tabii başta piyasaların kan emici sülükleri olan bankalar!!! Bunlara destek olarak ekonomi rayına girmez.
Ekonominin yapı taşı, alt düzey emekli, dar gelirli vatandaş ve bu “süreçlerden yara almış” kobi ve küçük esnafımız dır. Öncelikle teşvik ve destek bu kesimden başlamalıdır. Büyük çoğunluğu oluşturan bu kesim, ekonomide hareketi yani vücuttaki kan dolaşımını sağlar.
Kutlarım, çok güzel dile getirdiniz.