“Cahilin zulmü” zalime rahmet okutur.!

İnsanoğlunun günümüzde “tek derdi” var: “Kendimi toplumun değerlerine göre değil, diğerlerine göre nasıl daha üstün ve farklı hissettiririm ya da gösteririm.” Bilmiyor ki; yokluğu cebinde, hiçliği yüreğinde hissetmeden “mutlak manada insan” olunmaz..!

Halbuki, sorgulayan, araştıran ve aklıyla bir sonuca varan bireyler olmadan toplumların gelişmesi “medeni bir düzeye” ulaşması mümkün değildir.

Neden bu durumdayız diye tefekküre dalarken, bugünkü yazımın konusu da kafamda şekillenmeye başlamıştı bile.

Hani eskiden şarkı/türkü programlarında keyifle izlediğimiz potpuri tarzında aynı anda art arda söylenen uyumlu türküler vardı ya, ben de bugün yaşadığım olaylar ve insan profillerden bir potpuri sunmaya çalışayım dedim.

*

Üç kişi açık alanda oturuyoruz, biri maskeli..!

Maskeni çıkar artık deyince, oturan diğer arkadaşı göstererek; bak abim şapka takmış, özgürlük var, alıştım ben de maske takıyorum ne olmuş yani diye cevap veriyor..

*

İsmi Hafize,

Bugün Hafızlığım bitti diye twit atmış..

Şöyle bir bakayım dedim twitlerine, birebir aktardığım birkaç twiti aynen şöyle:

“Bugün Hafızlığım bitti çok şükür.”

—-

“Bilki bekledikçe güzelleşen şeyler var

Nasip gibi.

Hade İnşAllah.. 🙂 🙂 “

—-

“En sevdiğiniz şarkıyı söyler misiniz, indiricem..!”

—-

“Öff sıkılıyorummmm.!”

—-

“Xirli geceler..”

—-

“Çevrim içi olduğunu izlemekte sevdaya dahil mi?”

*

Başka bir tesettürlü hanımefendi;

Twitter hesabında adı “Parasetamol.” (ateş düşürücü bir ilaç etken maddesi)

“Yavşak olanlar hariç diğer erkeklerin cuması mübarek olsun, bana farz değil ama abdest alıp cuma’ya gidesim var” diye twit atıyor.!!

*

Takipleştiğim tanınmış bir gazetecinin Twitti önüme düşüyor:

Ak Partili Tarım komisyonu Başkanı, malum marketlerin hükümeti düşürmek için ortak hareket ettiklerini, kendisini de tehdit ettiklerini belirtmiş. Daha bu işler yokken, “Büyümesini teşvik ettiğiniz canavar, sizide ham yapmaya kalkar!” demiştik. diyor.

Bu yerinde twitte cevap olarak:

“Vizyonsuz bir insanın çapsız açıklaması! Mazeret üreten asla çare üretemez. “Döviz kuruna bağlı” enerji fiyatları düşmeden bu boş konuşmalar devam edecektir. TL’nin bu kadar değer kaybetmesinin yansımalarını yaşıyoruz. Piyasa TL’nin değer kazanacağına inansın, bir çok şey düzelir.” diyorum.

İşgüzar bir hesap sahibi bana cevap veriyor:

“Sen de vizyon süper Mustafa bunun enerji ile ne alakası var?”

Profiline bakıyorum, profil fotoğrafı olarak liderinin fotoğrafı, kapak fotoğrafına bakıyorum, liderinin eli kalbi üzerinde bir başka fotoğrafı. Kendi kimliğinden ise esame yok.!

“Böyle bir profile ekonominin kurallarını anlatmak hiç okuma yazma bilmeyen birine roman oku demek gibi bir şey diyorum,” cevap vermiyor. Maaşlı troll işte deyip geçiyorum.

*

Bir arkadaşın işyerinin önünden geçerken Avrupa’dan emekli bir abimizi görüyorum, kapı önünde oturuyorlar, selam verip boş sandalyeye çöküyorum.

Her zamanki gibi konu yine yakıttan ve pahalılıktan açılıyor. Hayatta tek lüksüm dağ, bayır, yayla dolaşıp oradaki insanlarla sohbet etmek ve fotoğraf çekmekti, bu hükümet onu da elimizden aldı diyorum gülerek. Bizim abi hemen atıl kurt pozisyonunda, duyup inandığı hikayelerle savunmaya geçiyor:

–Türkiye’de petrol çıkmıyor, Allah’ın izniyle 2023’te petrol de çıkarmaya başlayacağız, şimdilik yapacak bir şey yok diyor.

Çıkmadığını kim söylüyor? Türkiye ihtiyacının bir kısmını, %6 civarını zaten yerli kaynaklarla karşılıyor diyorum.

–Sen bilmiyorsun diyor, Lozan antlaşması 2023’te bitecek o zaman petrollerimizi, madenlerimizi çıkarmaya başlayacağız. Belki bir miktar çıkarmamıza müsade etmişlerdir..!

Lozan Antlaşması’nın hangi maddeleriymiş bu petrol ve madenlerimizi çıkarmamızı yasaklayan diye soruyorum.

–Ben bilmem o kadarını, herkes söylüyor zaten öyle olduğunu diye cevap veriyor

Sen Avrupa görmüş, Avrupa’da çalışmış bir insansın abi diyorum, bu cahil sözlerine, bu cahil dedikodularına nasıl inanırsın.?

–Ne cahil dedikodusu, anlaşmalarda var bu..

İyi de ben Lozan Antlaşması’nı iki kez okudum, öyle bir maddeye rastlamadım deyince..

— Kaşlarını çatarak, tabiki rastlamazsın açıktan yazacak halleri yok ya diye çıkışıyor..

Yani gizli maddeleri mi var diyorsun..? Öyle bir şey olsa tarih yazardı, İlber hoca bu iddiada bulunanlara cahil diyor ve gülüyor deyince, o ana kadar sessizce bizi izleyen diğer arkadaş atıldı hemen:

—İlber hocada kimmiş. Ben ona niye inanayım ki, başka tarihçi mi yok.?

İyi öyleyse hangi tarihçi Lozan’da gizli anlaşmalar varmış diyor, bana söyleyebilir misin? diyorum.

Siz biliyorsunuz ya her şeyi zaten, biz ne biliriz deyip susuyor..

Bu arada Avrupa görmüş abimiz ise, 2023’te gerçek tarihimizi de yazacağız, şu ana kadar yazılan tarihlerin hepsi yalandır diye de ilave yaptı..

“Cahilin zulmü” zalime rahmet okutur.!

Cahillik bilmemek değil, bilginin doğruluğunu araştırmadan, sorgulamadan kabullenmektir.

Din adına bildikleri tek şey ise: Namazını kıl…!

Şimdi gelde bu sistemde bir düzen kur.

Uyanık olanlarına bakıyorum:

Maneviyat gemisine binip maddiyat adasına kamp kurmuşlar.. Adına da davaya sahip çıkmak diyorlar..! Bu safları da bir güzel inandırmışlar..!