Azerbaycan Cumhurbaşkanı Başkomutan İlham Aliyev ve First Lady Mehriban Aliyeva, 8 Kasım Zafer günü nedeniyle Şeref Sokağı ve Şehidlyar Khiyabani’yi ziyaret etti.
İlk olarak burada büyük lider Haydar Aliyev’in anısına saygı duruşunda bulundu. Ardından anıta çelenk koydu.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Muzaffer Başkomutan İlham Aliyev’in halka hitabı
Sevgili hemşehrilerim, sevgili kardeşlerim!
Sınırsız bir gurur duygusuyla Şuşa şehrinin işgalden kurtarıldığını ilan ediyorum! Şuşa bizimdir! Karabağ bizimdir! Bu vesileyle tüm Azerbaycan halkını yürekten kutluyorum! Tüm Şuşi sakinlerini yürekten kutluyorum!
Yirmi sekiz buçuk yıldır işgal altında olan Şuşa özgürleştirildi! Şuşa artık özgür! Şuşa’ya geri döndük! Bu tarihi zaferi savaş alanında kazandık. 8 Kasım 2020 Azerbaycan tarihine sonsuza kadar yazılacaktır. Bu hikâye sonsuza kadar yaşayacak. Bu bizim şanlı Zaferimizin günü! Bu zaferi müzakere masasında değil, savaş alanında kazandık. Tüm açıklamaların aksine bu çatışmanın, yani Ermenistan-Azerbaycan Dağlık Karabağ sorununun askeri çözümü olduğunu defalarca söyledim ve bugün bunu savaş alanında kanıtlıyoruz. Neredeyse 30 yıldır süren anlamsız müzakereler bizi hiçbir sonuca yaklaştıramadı. Ata tarihi topraklarımız yaklaşık 30 yıl işgal altında kaldı. Müzakereler sırasında Ermeni tarafı sadece zaman kazanmak, statükoyu güçlendirmek, ebedi kılmak istiyordu. Bu yıllar boyunca Azerbaycan, çeşitli güç odaklarından durumu kabullenmemiz yönünde defalarca sinyaller aldı. Ancak biz kararlılık, cesaret ve siyasi irade göstererek Azerbaycan halkının çıkarlarına uymayan hiçbir anlaşmayı kabul etmedik. Topraklarımızın ve toprak bütünlüğünün restorasyonunun asıl görevimiz olduğunu ve bunu yerine getirdiğimizi tüm uluslararası platformlardan defalarca dile getirdim. Müzakerelerden herhangi bir sonuç çıkmadı. Bizi kandırdılar, meseleyi dondurmak istiyorlardı. Bu Zaferi savaş alanında kazandık, şehitlerimiz pahasına kazandık. Allah tüm şehitlerimizin ruhlarını şad eylesin! Vatanseverlik Savaşı dediğimiz hem birinci hem de ikinci Karabağ savaşında şehit olan tüm şehitlerimizin Allah’tan ruhları şad olsun, yakınlarına sabır ve dayanma gücü diliyorum. Yaralı hemşerilerimize şifa diliyorum. Halkımızın, askerlerimizin, subaylarımızın canı, kanı pahasına topraklarımızı işgalden kurtarıyoruz. Biz işgalcileri topraklarımızdan kovmaya devam edeceğiz.
Şuşa 28 buçuk yıl işgal altında kaldı. Şuşa’nın Azerbaycan tarihinde özel bir yeri vardır. Burası bizim kadim tarihi şehrimiz. Azerbaycanlılar yüzyıllardır Şuşa’da yaşamış, yaratmış ve yaratmıştır. Şuşa sadece Azerbaycan’ın değil, tüm Kafkasya’nın incisidir. Ancak alçak düşman, Şuşa’yı işgal altında tutarak kültürel mirasımıza büyük bir darbe indirdi, tarihi eserlerimizi yok etti, camilerimizi tahrip etti, saygısızlık etti. Artık Şuşa’ya döndük. Tüm tarihi eserlerimizi restore edeceğiz, tüm camileri restore edeceğiz ve 28 yıl sonra Şuşa’da ezan yeniden duyulacak. 2016 Nisan savaşlarından sonra kurtarılan Jojug Marjanlı köyünde benim talimatım üzerine inşa edilen caminin açılışında, bu caminin parametreler ve mimari üslup açısından Şuşa camisine benzediğini belirtmiştim. Şuşa’da Ermeni vandalları tarafından yıkılan camilerimizi restore edeceğimiz gün gelecek dedim ve o gün yaklaşıyor. Bugün Şuşa’da Azerbaycan bayrağı dalgalanıyor. Bugün tüm Azerbaycan halkı bu sevindirici haberi büyük bir gururla algılamaktadır.
Gücümüzü topluyoruz, kararlılıkla, yorulmadan, tüm baskılara rağmen gücümüzü topluyor, kendimizi toparlıyoruz. Ekonomik güç. Eğer ekonomik gücümüz olmasaydı bu Zaferi kazanmamız mümkün olmazdı. Her şeyden önce ekonomik bağımsızlığın sağlanması gerekiyordu ve sağlandı. Bugün Azerbaycan ekonomik olarak kimseye, hiçbir ülkeye, hiçbir uluslararası mali yapıya bağlı değildir. Biz bağımsızız ve bu ülkemizi geliştirmemize ve ordumuzu güçlendirmemize olanak sağladı. Ordumuzun ihtiyaç duyduğu tüm askeri teçhizat ve silahları dış pazarlardan satın alıyoruz. Eğer ekonomik imkanlarımız olmasaydı tüm bunları nasıl elde edebilirdik? Yurt içinde başarılı bir politika izleyerek dünyada eşi benzeri olmayan bir kalkınma modelini ülkemizde yarattığımıza inanıyorum. İç dayanışma, milli birlik, tek fikir etrafında birleşme bize ekstra güç kazandırdı ve bazı alçak dış çevrelerin Azerbaycan’da kirli planlarını uygulamasına izin vermedi. Bu tür planlar olmasına rağmen bu tür girişimler gerçekleşti. Siyasi irade ve birlik göstererek bu girişimleri durdurduk, halk olarak, millet olarak gururumuzu savunduk, bağımsız tercihimizi savunduk ve kimsenin işlerimize karışmaması gerektiğini, karışamayacağını kanıtladık. Bu birlik ve milli uzlaşı olmasaydı topraklarımızı asla işgalcilerden kurtaramazdık. Bu yıllarda bize karşı yürütülen kara PR kampanyasının, iftira, yalan ve iftira kampanyasının asıl amacı, bizi asıl görevden uzaklaştırmak, böylece geri çekilmek, iç sorunlara ve işgal altındaki topraklara saplanmaktı. Sonsuza kadar işgalcilerin elinde kalacaktı. Güçlü siyasi irade, halkın ve yetkililerin birliği bu planları boşa çıkardı.
Zaferimizin üçüncü temel unsuru ise uluslararası düzeydeki başarımızdır. Karabağ’ın asıl Azerbaycan toprağı olduğunu tüm dünyaya kanıtladık. Azerbaycan halkının yüzyıllarca bu topraklarda yaşadığını ispatladılar. Ermeni nüfusunun 200 yıl önce bu topraklara yerleştirildiğini kanıtlayarak, nasıl ve hangi amaçlarla yerleştirildiklerini argümanları ve gerçekleriyle dünya kamuoyuna sundular. Dağlık Karabağ’ın tarihi, atalardan kalma bir Azerbaycan toprağı olduğunu ve bu sorunun uluslararası hukukun norm ve ilkeleri temelinde çözülmesi gerektiğini kanıtladık. Dünyanın önde gelen tüm kuruluşları, tüm uluslararası kuruluşlar, Ermenistan-Azerbaycan Dağlık Karabağ ihtilafına ilişkin adil kararlar ve kararlar almış durumdalar. 4 BM Güvenlik Konseyi kararları, BM Genel Kurulu kararları, Bağlantısızlar Hareketi kararları, İslam İşbirliği Teşkilatı kararları, Avrupa Parlamentosu kararları, diğer uluslararası kuruluşların kararları ve kararları Dağlık Karabağ’ı açıkça tanıdı. Azerbaycan’ın ayrılmaz bir parçasıdır. Bu bize ekstra güç kazandırdı. Eğer bunu yapmasaydık bugün çatışma etrafında yaşanan süreçler bizim için büyük sorunlar yaratabilirdi. Bu yıllar içerisinde birçok ülke ile karşılıklı anlayışa dayalı iyi iş ilişkileri kurmayı başardık, birçok ülke Azerbaycan’ı stratejik ortak olarak görüyor, bu ifade zaten uluslararası belgelere de yansıyor. Tüm komşu ülkelerle samimi dostluk, karşılıklı saygı, karşılıklı güven temelinde ilişkiler kurmayı başardık. Eğer bunu yapmasaydık, bugünkü çatışma etrafında bambaşka süreçler yaşanabilirdi.”